Yoksulluk Nafakası

BOŞANMA DAVALARINDA YOKSULLUK NAFAKASI

Yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen yoksulluk nafakası, hukuk uygulamasında, birçok boşanma davasına eşlik eden, bu açıdan son derece sık uygulanan ve çeşitli ihtilaflara yol açan bir kurumdur. Yoksulluk nafakasının bu önemi, Medeni Kanunumuzda yapılan hemen her değişiklikte, bu konuda bir takım farklı düzenlemeler yapılmasından da anlaşılmaktadır.

Eşler birbirlerine yardımcı olmak yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülük, eşlerden birinin yardıma ihtiyacı olduğunda, diğer eşe yardım etme ödevi yüklemektedir. Eşlerden birinin yardıma muhtaç duruma düşmesi, özellikle, hastalık, işsiz kalma gibi kriz durumlarında gerçekleşir. Yardım yükümü maddi ve manevi olarak iki farklı şekilde ortaya çıkar. Yani eşlerin birbirlerine mali olarak yardımda bulunmaları gerektiği gibi; teselli etme, hastayken ilgilenme gibi manevi olarak da yardımda bulunmaları gerekmektedir.

  1. HUKUKUMUZA GÖRE YOKSULLUK NAFAKASINA HÜKMEDİLEBİLMESİNİN ŞARTLARI

 

  1. Mahkeme Tarafından Yoksulluk Nafakasına Hükmedilebilmesi İçin Talep Gereklidir

Mahkeme tarafından, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için bu konuda bir talep olması gerekir. Bu sebeple hakim, herhangi bir talep olmadan, yoksulluk nafakasına kendiliğinden karar veremez. Yoksulluk nafakası, boşanma istemi ile aynı dava dilekçesinde talep edilebileceği gibi, daha sonra davanın devamı sırasında sözlü olarak veya bağımsız bir dava ile de istenebilir. Boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra, söz konusu talebin, Türk Medeni Kanunu m. 178 uyarınca hükmün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi de mümkündür.

  1. Nafaka Talebinde Bulunan Eş Boşanma Nedeniyle Yoksulluğa Düşecek Olmalıdır

Eşlerden birinin boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olması, yoksulluk nafakasına, adını da veren temel unsurudur. Yoksulluk veya kriterleri Medeni Kanun'da tanımlanmış değildir. Yoksulluk şartının gerçekleşip gerçekleşmediğini, ülkenin ekonomik şartları ve sosyal yapısına göre Hakim takdir edecektir . Anayasa ilgili maddeler gereğince, herkes sağlıklı bir çevrede yaşamak, maddi ve manevi varlığını geliştirmek hakkına sahiptir. Bu temel hakkın sonucu olarak yeme, barınma, giyinme, sağlık, kültür gibi harcamaları karşılayacak geliri olmayan kişiyi yoksul saymak gereklidir. Eşin boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olması, onun, hayati, zorunlu giderlerini karşılayamaması anlamını taşır. Eşin, boşanmadan önceki yaşam düzeyine oranla daha düşük bir ekonomik düzeye sahip olması, onun yoksulluğa düştüğü anlamına gelmez.

  1. Yoksulluk Nafakası Talebinde Bulunan Eşin Kusuru Daha Ağır Olmamalıdır

Yürürlülükteki Türk Medeni Kanun’ unda , yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin kusurunun daha ağır olmaması yeterli sayılmıştır. Her iki eş kusursuz veya aynı derecede kusurlu iseler, bu şartın gerçekleştiği kabul edilmeli ve nafakaya hükmedilmelidir.

  1. Kendisinden Yoksulluk Nafakası Talebinde Bulunulacak Eşin Kusurlu Olması Aranmaz

Yürürlülükte bulunan Türk Medeni Kanun madde 175/2'de açıkça ifade edildiği üzere, kendisinden yoksulluk nafakası talebinde bulunulacak eşin kusurlu olması aranmaz. Dolayısıyla kendisinden yoksulluk nafakası talebinde bulunulan eş, boşanmada kusursuz olduğunu ileri sürerek, nafaka ödeme yükümünden kurtulamaz . Bununla birlikte bir üst başlık altında incelendiği gibi, yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin kusurunun, kendisinden talepte bulunulan eşten daha ağır olduğu durumlarda nafakaya hükmedilmeyecektir.

  1. Her İki Eş de Birbirinden Yoksulluk Nafakası Talebinde Bulunabilir

Bugün yürürlükte olan hukuk açısından gerek karının gerek kocanın eşit şartlarda bir ­ birlerinden yoksulluk nafakası talep etme hakkı mevcuttur.

  1. YOKSULLUK NAFAKASININ MİKTARININ BELİRLENMESİ

 

Türk Medeni Kanunu m. 175'de, yoksulluğa düşecek eşin, diğer taraftan, mali gücü oranında nafaka isteyebileceği ifade edilerek nafaka miktarına ilişkin en önemli kriter tayin edilmiştir. Buna göre hakim, nafaka ödeyecek eşin, mali gücünü ve giderlerini göz önüne almak durumundadır. Yargıtay’ın bir kararında asker olan ve hiçbir geliri bulunmayan kocanın, askerlik ödevi boyunca nafaka ile sorumlu olmayacağı kabul edilmiştir . Başka bir kararında ise Yargıtay, kocayı ödeme sıkıntısına düşürecek miktarda yoksulluk nafakası takdirini doğru bulmamıştır. Hakim'in, nafaka miktarını tayin ederken göz önünde bulunduracağı diğer nokta, nafaka talebinde bulunan eşin zaruri geçim ihtiyaçlarıdır. Nafaka yükümlüsünün mali gücünün fazla olması, nafaka talebinde bulunan eşin zaruri geçim ihtiyaçlarından fazla miktarda bir nafaka ödemesini gerektirmez. Nafaka yükümlüsü, mali gücü oranında, yalnızca nafaka borçlusunun zaruri geçim ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda nafaka ödemekle yükümlüdür. Zira yoksulluk nafakasının amacı, diğer eşin, evlilik birliği içindeki hayat standardını korumasını sağlamak değil; boşanma yüzünden yoksulluğa düşmesini engellemektir.

 

  1. YOKSULLUK NAFAKASININ BAŞLANGICI VE SÜRESİ

 

Yoksulluk nafakasına hükmedilmesi halinde, bunun başlangıç tarihi talep tarihidir . Yoksulluk nafakası, boşanma davasının görülmekte olduğu Mahkemeden talep edilmişse, boşanmaya karar verilen hükümde, yoksulluk nafakasına ilişkin karar da verilecektir. Bu durumda nafakanın başlangıcı olarak talep tarihi olan davanın açıldığı tarihi esas almak yerinde olacaktır. Yoksulluk nafakası, eğer boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra bağımsız bir dava ile talep edilmişse, nafaka yine talep tarihinden itibaren başlamalıdır.

 

  1. YOKSULLUK NAFAKASININ DEĞİŞEN ŞARTLARA UYARLANMASI

 

Türk Medeni Kanunu m. 176/4 ve 5'de irat şeklinde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakasında, iradın miktarının değişen şartlara göre arttırılması veya azaltılması düzenlenmektedir. Söz konusu hükümlerin açık ifadelerinden anlaşılacağı gibi, toptan ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakasının herhangi bir sebeple arttırılması veya azaltılması istenemez. Böyle bir talep ancak irat şeklinde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası açısından söz konusu olabilir. Gerçekten de bazen, tarafların mali durumunun veya ekonomik şartların değişimi, irat şeklinde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakasının miktarında ayarlama yapılmasını zorunlu kılar. Türk Medeni Kanunu m. 176/4'de 'Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir" denilerek bu durum ifade edilmiştir . Örneğin nafaka alacaklısının kaybettiği çalışma gücünü bir miktar yeniden kazanması veya ona miras kalması ya da nafaka borçlusunun çalışma gücünün azalması durumlarında nafaka miktarı azalülabileceği gibi; nafaka alacaklısının tedavisi pahalı bir hastalığa yakalanması veya önceden belirlenen nafaka miktarının enflasyon karşısında erimesi hallerinde nafaka miktarı arttırılabilir. Türk Medeni Kanunu m. 176/5'de, hakimin, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabileceği ifade edilmiştir, öyleyse bu hükme göre, yoksulluk nafakasının irat şeklinde ödenmesine karar verilmesi halinde, ileriye yönelik olarak ödemelerin miktarının önceden belirlenmesi de mümkündür. Talep üzerine böyle bir karar verilmesi halinde artık karara konu olan sebeplerin varlığı ileri sürülerek yoksulluk nafakasının arttırılması veya azaltılması talep edilemeyecektir. Zira bu konular daha baştan değerlendirilerek miktar belirlenmiş olacaktır.

 

  1. YOKSULLUK NAFAKASININ SONA ERMESİ

 

Türk Medeni Kanunu m. 176/3'e göre, irat biçiminde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar ; alacaklının fiilen evliymiş gibi bir birliktelik sürmesi, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. İrat şeklinde ödenen yoksulluk nafakası, taraflardan birinin ölmesi ya da alacaklı tarafın yeniden evlenmesi durumunda kendiliğinden sona erer. Yoksulluk nafakası borçlusunun yeniden evlenmesi ise bir sona erme hali değildir. Yine Türk Medeni Kanunu m. 176/3'e göre, irat şeklinde ödenen yoksulluk nafakası alacaklısının fiilen evliymiş gibi bir birliktelik sürmesi  , yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Bu sebeplerin varlığı halinde başvuru üzerine, hakim, yoksulluk nafakasının sona ermesine karar verecektir; bu konuda bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Doktrinde, irat şeklinde ödenen yoksulluk nafakasının, kanunda öngörülen sebeplerle sone ermesi eleştirilmiş ve söz konusu nafakanın toptan ödenmesine karar verilmiş olsa idi sona ermesinin söz konusu olmayacağı ifade edilmiştir.

 

SONUÇ

 

Boşanma davalarının en ihtilaflı noktalarından biri olarak karşımıza çıkan, bugün Türk Medeni Kanunu m. 175 vd.da düzenlenen yoksulluk nafakası kurumun a ilişkin olarak. Medeni Kanunumuzda yapılan hemen her değişiklikte bir takım farklı düzenlemeler getirilmiştir. Bu kapsamda özellikle yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için gerekli şartlar, yoksulluk nafakasının süresi, sona ermesi ile yoksulluk nafakası ve boşanma halinde söz konusu olabilecek diğer talepler arasındaki ilişkiler üzerinde durulmuştur.

 

KAYNAKÇA: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası / Cilt 65/ Sayı 1.

Okunma 788 defa

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.